Menstruasyon bayanların ergenlikten itibaren periyotlar halinde rahimin iç tabakasından (endometriyum) kanaması halidir. Menstruasyon (ya da diğer adlarıyla adet, regl, ay hali) hormonların etkisiyle düzenlenir. Hormon bozukluklarında adet düzensizlikleri görülür. Ayrıca, bazı organik sebepler de rahimdeki urlar (myom), rahmin iç tabakasının kalınlaşması ya da polipi, yumurtalık kistleri ve kadın genital organlarının kanserleri de adet anormalliklerine ya da anormal kanamalara yol açabilir. Gebeliğin ilk belirtilerinden biri de adet gecikmesi ya da görmemedir.
Jinekologların hastalarını değerlendirmede en önem verdikleri konulardan biri de adet düzeni ve son adet tarihidir, çünkü doğru tanıya yönlendirmede adet düzeninin öyküsü yol göstericidir. Bu nedenle, her kadın menstruasyon zamanlarını takip etmeli, en iyisi takvime işaretlemeli veya bir not defterine kaydetmelidir. Bu şekilde olası jinekolojik problemleri yakalama şansı artar. Son adet tarihini sorgularken bizim için önemli olan en son görülen adetin ilk günüdür. Menstruasyon siklusunun başlangıcı her adetin ilk günü olarak kabul edilir. Son adet tarihi yanında; adet süresi, miktarı, her zamanki gibi olup olmaması da Kadın Hastalıkları ve Uzmanı için önemlidir.
Menstruasyon siklusu adet kanamasının ilk gününden sonraki adetin ilk gününe kadar olan süre olarak kabul edilir. Normalde bu süre 28 gündür ancak 21 gün ile 35 gün arası normal olarak kabul edilir.
Kadın üreme fizyolojisinde rahim ve yumurtalıklarda her ay kadını gebeliğe hazırlayacak şekilde bir takım fonksiyonel ve organik değişiklikler gerçekleşir. Menstruasyon kanamasının başlaması o ay için kadının üreme fonksiyonunun başarısız olduğu yani döllenme ve gebelik olmadığı anlamına gelir.
Beynin alt tarafında bulunan hipofiz bezi siklus başlangıcı ile birlikte salgıladığı folikül uyarıcı hormon (Folikül stimulan hormon, FSH) ile yumurtalıkları uyarır ve yumurtalıklardan yeni yumurtaların gelişiminin başlamasını sağlar. Yumurtalar folikül denen küçük kistçiklerin içinde bulunur. FSH etkisi ile birden çok folikül uyarılır ve gelişmeye başlar. Foliküllerin gelişmesi ile yumurtalıklardan estrojen adı verilen kadınlık hormonu salgılanmaya başlar. Estrojen rahmin iç zarını (endometriyum) uyarır ve rahmi olası gebeliğe hazırlayacak değişiklikler oluşmaya başlar. Gebelik oluştuğunda endometriyuma yerleştiğinden buranın gebelik gelişimi için uygun bir ortam haline gelmesi amaçtır. Yumurtlama dönemine kadar endometriyumun gelişmesi ve kalınlaşması devam eder. Yumurtalıklarda ise gelişen foliküllerden bir tanesi daha fazla gelişirken (dominant yani baskın folikül) diğerleri atrofiye uğrar (küçülüp kaybolur). Dominant folikül ileride atılacak olan yumurtayı taşıyan foliküldür.

Normal koşullarda her ay bir yumurta gelişir ve atılır ancak bazen (örneğin ilaçla yumurtlama tedavisi yapıldığında) birden fazla yumurta da gelişip atılabilir. Bu durum çoğul (ikiz, üçüz vb) gebelikle sonuçlanır. Dominant folikül 2-2,5 cm olduğunda çatlamaya ve içindeki yumurtayı atmaya hazır durumdadır. Yine hipofizden salgılanan diğer bir hormon olan Luteinize edici hormon (LH) düzeylerinde ani bir artış olması folikülün çatlamasını ve içindeki mikroskobik boyuttaki yumurtanın karın boşluğuna atılmasını sağlar. Fallop tüplerinin uç kısmındaki saçak şeklindeki yapılar (fimbriya) sürekli yumurtalıkların üzerini tarar ve atılan yumurtayı yakalar ve döllenmek üzere Fallop tüpünün daha iç kısımlarına taşınır. Eğer uygun zamanda cinsel birleşme olursa spermlerde buraya gelir ve döllenme gerçekleşir.
Bu sırada yumurtanın atıldığı folikül Corpus luteum (sarı cisim) adı verilen bir yapıya dönüşür ve progesteron denen hormonu salgılamaya başlar. Progesteron hormonunun görevi estrojen tarafından kalınlaştırılmış endometriyumun gebelik için daha uygun bir hale getirilmesidir. Endometriyumda damarlaşmanın artma artar besleyici maddelerden zengin bir hale gelir. Gebeliğin devamı özellikle ilk aylarda yeterli progesteron salgılanmasına yani Corpus luteumun fonksiyonuna bağlıdır. Corpus luteum ise gebelik oluştuğu taktirde salgılanacak olan gebelik hormonu beta-hCG’nin (gebelik testlerinde araştırılan hormon) varlığına bağımlıdır. Eğer döllenme olur ve beta-hCG Corpus luteumu uyarmaya devam ederse progesteron salgısı da devam eder.
Gebelik olmazsa Corpus luteum da fonksiyonuna devam edemez ve kanda progesteron düzeyi düşmeye başlar. Progesteron düzeyinin düşmesi gebelik amacına ulaşılamadığı anlamına gelir ve rahmin estrojen ile geliştirilip progesteron ile gebeliğe uygun bir ortam haline getirilen endometriyum tabakası çözülür ve adet kanı ile birlikte atılır. Böylece yeni bir menstruasyon siklusu başlar.
Normal adet nasıl olur, adet düzensizliği diyebilmek için adetlerin nasıl olması gerekir?
Bayanlar ergenlik çağına girdikten sonra yaklaşık 10-12 yaşlarından sonra adet görmeye başlarlar. Başlangıçta hormonal düzen tam oturmadığından genç kızlarda adet düzensizlikleri görülebilir. Her kadının adet düzeni farklı olabilir. Adet sıklığı (başlangıçtan başlangıca), 21 günden daha sık ve 35 günden daha seyrek olmamalıdır. Adetlerin düzenli olarak takvime kaydedilme alışkanlığı birçok anormal durumun saptanmasında faydalıdır. Adet süreleri genellikle 1 günden 7 güne kadar normal sayılır. Miktar olarak da günde 3-4 pedden az olması normaldir. Ancak, 7 günden uzun veya 3-4 pet/günden fazla ise mutlaka doktora başvurmak gereklidir. Kanamanın az olması çoğu zaman anormal değildir. Ayrıca, adet dışı her türlü kanamada mutlaka doktora başvurmalıdır. Bunun dışında adet düzeninin daha öncekilerden farklı olması da bazı anormalliklere işaret edebilir (erken ya da geç olması, her zamankine göre daha az veya daha çok olması vb).
Anormal vajinal kanamalar esas olarak 2 ana nedene bağlıdır:
1- Fonksiyonel bozukluklar (disfonksiyonel uterus kanamaları)
2-Organik anormallikler.
Fonksiyonel bozukluklar organlarda bir anormallik olmayan ama fonksiyonlarında düzensizlik olan durumlardır. Bunlar daha çok hormonal düzensizlikler sonucu ortaya çıkarlar. Adet düzensizliklerinin 3/4'ünden disfonksiyonel uterin kanamalar sorumludur. Kadında üreme hormonlarını düzenleyen merkezler olan hipotalamus (beynin iç yapısındadır), hipofiz bezi (beynin altında bulunur) veya yumurtalıklardan kaynaklanan bir problem disfonksiyonel uterus kanamalarına yol açabilir. Ayrıca, direkt veya indirekt olarak bu sistemlerle ilgili olan tiroid bezi, böbrek üstü bezinden kaynaklanan problemler de kadınlarda adet düzensizliklerine yol açabilir. Normalde birbirine bağımlı olarak işleyen bu sistemlerdeki patolojiler başka belirtiler yanında kendini düzensiz adet kanamaları şeklinde de gösterebilir. Adetlerin gecikmeli olması, sık olması, aşırı kanama, lekelenme ve adet görmeme gibi her türlü anormal kanama şekli olabilir. Bu tür adet düzensizliklerinin tanısında genellikle hormon testleri kullanılır. Tedavide genellikle hormonları düzenleyici ilaçlar kullanılır.
Organik nedenli anormal vajinal kanamalarda altta yatan rahim, rahim boynu veya vajinada görülen ve organlarda görülen anormalliklerdir. Rahimde görülen myomlar (resim), rahim iç zarının kalınlaşması (endometriyum hiperplazisi) veya endometriyum polipi (resim), rahim kanseri, rahim iç zarı iltihabı, rahim içi araca bağlı kanamalar rahime ait organik kanama sebepleridir.
Ayrıca, yumurtalıklarda görülen hormon üreten kistler ve tümörler de indirekt olarak rahimden anormal kanamalara sebep olabilir. Bunun dışında, rahim boynu (serviks) kanseri ve iltihabı, serviks polipi, vajen kanseri ve iltihabı da anormal vajinal kanama sebepleri arasında yer alır. Organik sebepli kanamalar daha çok adet dışı kanama, adet miktarlarının aşırı artması, lekelenme, ilişki sırasında veya sonrasında kanama şeklinde kendini gösterirler. Yumurtalık kist ve tümörlerine bağlı olan kanamalar ise fonksiyonel kanamalara benzer şekilde adet gecikmesi, sık adet görme veya adet görememe gibi adet düzensizliklerine yol açabilir.
Yukarıda sayılı organik kanama sebeplerine dikkat edilirse hastanın yaşam kalitesini bozmaktan öte hayatını da riske eden kanser gibi hastalıkların da bulunduğu görülmektedir. Bu nedenle, anormal vajinal kanaması olan her hastada öncelikle fonksiyon bozukluğu mu yoksa organik bir patoloji mi var bu ayırt edilmelidir. Bunun ayırıcı tanısında jinekolojik muayene ve ultrason bize yol göstericidir. Ancak, özellikle kanserden şüphelenilen olgularda mutlaka biyopsi yani doku örneği almak gerekir. Vajen ve serviksteki patolojilerde direkt gözle görerek biyopsi almak mümkün iken rahim iç zarı patolojileri için kürtaj (kazıma) yöntemi ile biyopsi almak gereklidir. Bazı durumlarda histeroskopi denen optik bir aletle rahim iç boşluğuna girip direkt biyopsi de alınabilir. Özellikle, adet dışı kanaması olan veya aşırı ve uzun süren kanaması olan her hastada kürtajla endometriyumdan (rahim iç zarı) biyopsi almak şarttır. Yine, özellikle ilişki sırasında kanama tarifleyen her kadından rahim boynundan yayma ve gerekirse biyopsi yapılmalıdır. Bu işlemler yapılmadan yani organik patoloji ekarte edilmeden hastanın ilaçlarla tedavi edilmeye çalışılması tanıda gecikmeye yol açar ki bu da tabiri caizse “kaş yapayım derken göz çıkarmaya” benzer bir durum ortaya çıkarır. Özellikle, bir doktorun bu yaklaşımı (bazen hastaya zahmet vermeme adına bu tanı basamakları ihmal edilmektedir) ciddi tıbbi bir hata olarak değerlendirilmelidir.
Organik sebepli kanamaların tedavisi bu başlık altında uzun uzun anlatılmayacaktır, ama genellemek gerekirse enfeksiyon durumunda ilaçla yapılırken diğer durumlarda genellikle cerrahi yaklaşım gerekir. Ayrıca, rahim iç zarı kalınlaşması kürtajla doku örneği alınıp kanser ekarte edildikten sonra hormonlarla tedavi edilebilir.
Adet gecikmesi beklenen adet tarihinde adetin olmamasıdır. Bu 25 günde bir düzenli adet gören bir kadın için 26. gün ve sonrası olabileceği gibi 35 günde bir düzenli adet gören bir kadın için 36. gün ve sonrası olarak kabul edilebilir. Adet gecikmesinin en sık sebebi gebeliktir. Bu nedenle, adet gecikmesi olan her kadında öncelikle gebelik olup olmadığı araştırılmalıdır. Gebelik testlerinin negatif çıkması da gebeliği %100 ekarte etmez. Erken gebelikte düşük gebelik hormonu düzeyleri nedeniyle test negatif çıkabilir. Bu nedenle, gerekirse 1 hafta sonra testi tekrarlamak uygundur.
Gebelik ekarte edilirse diğer sebepler araştırılabilir. Adet gecikmesinin pek çok nedeni olabilir. Hormonal faktörler, üreme organları ile ilgili problemler, ağır stres, ağır egzersizler, polikistik over sendromu (PCOS), aşırı zayıflık veya dengesiz beslenme, tiroid bezi hastalıkları, böbrek üstü bezi hastalıkları, hipofizden prolaktin adındaki süt salgılatıcı hormonun aşırı salgılanması adet gecikmesine neden olabilir.
Bazen beklenen adet kanamasının rastlayacağı tarihler istenmeyen günlere denk gelebilir. Tam evlilik ve balayı günlerine rastlayacak olan, ya da tam önceden planlanmış bir tatile (özellikle de yaz tatiline) denk gelen bir adet kanaması, ya da yoğun bir iş temposunda oluşacak adet sancıları kadın için bir dezavantaj teşkil edebilir.
Bu durumlarda doktor önerisiyle ve bazen de kendi kendine alınan bazı önlemlerle beklenen adet kanamasının ileri alınması mümkündür. Adet kanamasının senede bir ya da iki kez bu şekilde düzenlenmesinin kadının sağlığı üzerinde olumsuz bir etki yaratması teorik olarak mümkün gözükmemektedir. Ancak, bunu rutin haline getirmemek gerekir.
Kendi kendine ileri almak
Doktora danışarak doğum kontrol hapı kullanmakta olan kadınlarda bunu yapmak mümkündür. İki kutu arasında normalde verilen ilaçsız bir hafta ara yerine doğum kontrol hapı yeni bir kutuyla adeti geciktirmek istenen süre kadar devam ettirilir. İlaç kesildiğinde bir hafta içerisinde adet kanaması gerçekleşir. Ancak, bu yöntemi kullanmadan önce telefonla da olsa mutlaka yine de doktorunuza danışmalı ve önerilerini almalısınız.
Doktor önerisiyle adet geciktirmek
Adet kanamasının sebebi menstrüel siklusun 2. yarısında salgılanan progesteron hormonunun kan düzeylerinin düşmesidir (progesteron çekilme kanaması). Progesteron içerikli ilaçlar, beklenen adet kanamasından en geç üç gün önce başlanır ve geciktirilmek istenen sürece devam ettirilirse progesteron düzeyleri yüksek kalacağından progesteron çekilme kanaması yani adet olmaz. Adet kanamasına üç günden daha az süre kaldığında ilacın adeti geciktirme olasılığı düşüktür. Bu yöntemi asla eczaneden aldığınız ilaçlarla kendiniz denememelisiniz. Jinekolojik muayene sonrası önerilmesi daha uygundur. Ancak, sürekli takipte olduğunuz doktora danışıp uygun gördüğü taktirde geciktirmek için bu hapları kullanabilirsiniz.
Adet tarihini öne almak
Adet geciktirmeye göre daha zor ve çoğu zaman başarısızlıkla sonuçlanan bir işlemdir. Bir kaç ay öncesinden kullanılmaya başlandığında faydalı olabilir. Onun dışında çok fazla önerilmez. Bu amaçla, yine doktor önerisinde olmak kaydıyla doğum kontrol hapı veya progesteronlar kullanılabilir.
Sakınılması gerekenler
Eczaneden veya eş dostun önerisiyle alınan geciktirici ilaçlar. Hormon içerikli ilaçların doktor muayenesi ve onayı olmadan kullanılması istenmeyen bazı yan etkilere yol açabileceğinden bu kolay yol tercih edilmemelidir. Genellikle bu kişiler kısıtlı ve kulaktan dolma bilgilerle yönlendirme yaptığından bu tür yaklaşımlar sonucunda istenmeyen durumlar ortaya çıkabilmektedir.
Adet geciktirme işlemini rutine bindirmek de önerilmez. Senede 2 maksimum 3 defa doktor önerisiyle bu işlem uygulanabilir. Ancak, sık aralıklarla uygulandığında hormonal düzensizlikler ve bunun sonucunda düzensiz adet kanamaları ortaya çıkabilir.
Halk arasında söktürücü iğne veya hap olarak bilinen haplar vardır. Maalesef eczanelerin bir kısmından bu tür ilaçlar sorgusuz sualsiz temin edilebilmektedir. Özellikle adet gecikmesi olan kadınların bir kısmı bu iğnelerin gebeliklerini de sonlandırdığına inanıp bunları kullanmaktadır. Gerçekte gebe olan bir kadında bu tür ilaçlarla adetin “söktürülmesi” mümkün değildir. Tam tersi özellikle gebede kullanıldığında bebeğe zararı olabilecek bir ilaç verilmiş olur. Gebeliğin devamı istenmiyorsa bile bu ilaçların kullanımı sakıncalıdır. Çünkü bazen bu ilaçlar sonrası gerçekte adet olmayan lekelenme şeklinde kanamalar olabilir. Hasta bunu adet olarak yorumlarsa istemediği bir gebeliğin devam etmesi ve bunun farkında olmama riski ile karşı karşıya kalır.
Doktorunuz size gerekli muayeneleri ve tetkikleri yaptıktan sonra gerekli gördüğü taktirde adet gecikmesi durumlarında adet görmenizi sağlayacak ilaçlar verebilir. |