Adet Öncesi Gerginlik Sendromu
Adet Öncesi Gerginlik Sendromu
 
Adet görmeden önceki dönemde yaşanan sinirlilik, gerginlik, duygusal iniş-çıkışlar, depresyon, baş ağrısı, göğüs gerginliği ve karında gaz şikayeti gibi bir çok yakınmayı içine alan ve yaşam kalitesini etkileyen bir durumdur. Premenstrüel sendrom olarak da adlandırılmaktadır.
Kadınların önemli bir kısmında adet öncesi dönemde bu yakınmalar görülebilir ancak bir kısmında belirtiler daha hafiftir buna karşın kadınların yaklaşık üçte birinde günlük hayatı etkileyecek boyutlarda olabilir. Sebebi bilinmemektedir ancak adet siklusu boyunca hormonların düzeyindeki değişmelerle ilgili olduğu yönünde veriler vardır. Yakınmalar tipik olarak adetten 5-6 gün önce başlar giderek şiddetlenir ve adetle birlikte azalır.
Premenstrüel sendromda yakınmaları fizyolojik ya da psikolojik olabilir ve sosyokültürel farklılıklardan ciddi olarak etkilenebilir. Sonuç olarak premenstrüel sendrom (PMS) hem fiziksel hem de psikolojik olayların bileşkesidir.
PMS’de görülebilen fiziksel belirtiler;
Memelerde hassasiyet ve hafif geçici kilo artışı hemen hemen tüm hastalarda gözlenir. Bunun dışında bulantı, kusma, kabızlık, ishal, iştah artması veya azalması gibi sindirim sistemi ile ilgili belirtiler, baş ağrısı ve migren atakları, kasık ağrısı, kas ve eklem ağrıları, sırt ve bel ağrıları, ödem, karın şişliği, ciltte yağlanma ve sivilce oluşumu, halsizlik, çarpıntı, denge bozuklukları, sıcak basmaları, ses ve kokulara aşırı hassasiyet, uykusuzluk gibi çok geniş bir aralıkta belirtiler görülebilir.
PMS’de görülebilen ruhsal değişiklikler;
Özellikle aşırı duyarlılık ve alınganlık PMS de çok sık görülür. Endişe (anksiyete), ajitasyon (etrafa sataşma), kolay öfkelenme, aşırı sinirlilikten intihar eğilimi ve depresyona kadar pek çok değişik duygu durumu olabilir. Bazı kadınlarda hafif hafıza kaybı görülebilir. Konsantrasyon bozukluğu görülebilir. Sendromun uç noktasında depresyon hali, huzursuzluk ve gerginlik tablosuna premenstrüel disforik bozukluk (PMDD) adı verilir.
PMS belirtileri çok değişkenlik gösterdiği ve bir çok nedenle ortaya çıkabildiği için tanı koymada kullanılan kesin kriterler yoktur. Bazı araştırmacılar, şikayetlerin belli çizelgelere kaydedilmesi ile oluşturulan skorlama sistemlerine göre tanıyı koymaktadır ancak, bu uygulamalar yaygın değildir.
Tedavisinde kesin sebep belli olmadığı için rolü olabileceği düşünülen tüm teorilere yönelik çeşitli tedavi alternatifleri önerilmiştir. Daha çok hormon düzeylerindeki iniş ve çıkışlar suçlandığı için yumurtlamayı baskılayarak sabit hormon düzeyleri sağlayan doğum kontrol hapları en sık önerilen yöntemlerdendir.
Bunun dışında, daha çok hastada daha ön planda olan belirtilere yönelik tedavi alternatifleri kullanılabilir. Örneğin şişlik, gerginlik ve hassasiyetten şikayetçi olanlarda idrar söktürücü diüretiklerle birlikte su ve tuz alımının kısıtlanması faydalı olabilir. Ağrıların ön planda olduğu hastalarda ağrı kesiciler önerilebilir. Bazı olgularda beslenme rejiminin düzenlenmesi de yararlı olmaktadır. Az az ve sık sık yemek, adet öncesi dönemlerde kafeinli gıdalar (çay, kahve, çikolata, kolalı içecekler gibi), şeker, kırmızı et, alkol, ve donmuş yağ tüketiminin azaltılması ile yeşil sebze, meyve ve bakliyat tüketiminin arttırılmasına ağırlık verilmesi belirtilerin hafiflemesini sağlayabilmektedir. Çeşitli bitkisel ilaçlar da önerilmiştir. Ancak, bunlardan “çuhaçiçeği yağı (evening primrose oil)”nın faydalı olduğu yönünde tıbbi literatürde de yayınlar vardır (kapsül şeklinde ticari formları vardır). Egzersiz programları örneğin günde yarım saat yürümek de faydalı olabilmektedir. Magnezyum ve kalsiyum desteği verilmesinin bazı kadınlarda semptomları azalttığı öne sürülmüştür.
 
ZAMANINIZ BİZİM İÇİN DEĞERLİ
 
SIK SORULAN SORULAR
 

 
 
Bugün 7 ziyaretçi (10 klik) kişi burdaydı!
SI254004SGKP2 Copyright © 2010, Aziz ŞAHİN yapımıdır.İzinsiz Bilgi Kopyalanamaz.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol